31 Aralık 2010 Cuma

Hediye Çekilişinde Son Saatler !!!


Yılbaşı Hediye Çekilişi'mizin son 12 saati ... Şu ana kadar çekilişe katılanların listesi aşağıda. Bu akşam saat 21:00 e kadar katılma şansınız var. Yapmanız gereken tek şey bu yazının altına ad-soyad belirtip , çekilişe katıldığInıza dair yorum bırakmanız.

Katılımcılar :
1) Suna Özkan
2) Ebru İşgör
3) Birce Bingör
4) Gizem Altınok
5) Nesrin Bostancı
6) Mehmet Kirazlı
7) Ayşe Karçın Taşkıran
8) Berrin Aladağ
9) Aysel Ünsal Baca
Bir de isimsiz bir yorum var, ancak kim olduğunu bilemediğim için çekiliş listesine alamıyorum :(

Haydi son saatler. Siz de isminizi yorum kutucuğuna yazarak çekilişe katılın ve yukarıdaki el örgüsü boyunluğu kazanma şansını yakalayın.

Herkese bol şans ve MUTLU YILLAR .....

29 Aralık 2010 Çarşamba

TÜBİTAK - ORTAOĞRETİM ÖĞRENCİLERİ PROJE YARIŞMASI

ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ ARASI ARAŞTIRMA PROJELERİ YARIŞMASI
2011
Ortaöğretime devam etmekte olan öğrencileri temel ve sosyal bilim alanlarında çalışmalar yapmaya
teşvik etmek, çalışmalarını yönlendirmek ve bilimsel gelişmelerine katkıda bulunmak amacıyla
TÜBİTAK-Bilim İnsanı Destekleme Daire Başkanlığınca Bilgisayar, Biyoloji, Fizik
(Temel Fizik, Uygulamalı Fizik), Kimya, Matematik, Coğrafya, Sosyoloji ve Tarih dallarında ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ ARASI ARAŞTIRMA PROJELERİ YARIŞMASI
düzenlenmektedir.

Detaylar için http://www.projeyarismasi.org/

28 Aralık 2010 Salı

Karadeniz'deki Lezzet Duraklarımız

Doğu Karadeniz gezimiz sırasında yemek yediğimiz ve memnun kaldığımız birkaç restoran hakkında bilgi vermek istiyorum :

Trabzon  Merkez
Rüştü'nün Pide Fırını
1920'den beri faaliyette. Küçük bir mekan. Pidesi gerçekten muhteşem.
Pazarkapı Mah. Kalkanoğlu Sok. No:4 Trabzon
0462-321 10 51

Akçaabat
Köfteci Nihat Usta
Meşhur Nihat Usta'nın köftesi gerçekten ününü hak ediyor.
Liman Mevkisi Akçaabat / Trabzon
0462-228 00 50

Nejla Hanım'ın Ev Tatlıları
Nejla Hanım'ın nefis laz böreği, baklava, şekerpare ve muhtelif tatlıları gerçekten çok lezzetli.
Fatih Mah. Osman Demir Apt. No:142 Söğütlü / Akçaabat / Trabzon
0462-248 33 09

Balıkçı Dede Restoran
Deniz kenarında sevisiyle ve lezzetiyle son derece kaliteli bir mekan.
Akyazı Beldesi, Devlet Karayolu altı / Trabzon
0462-221 03 98

Sürmene
Bozo Pide
Nefis orijinal Sürmene Pidesi. Tadı hala damağımda !
Sürmene'de Yeni Caminin yanından girince 2. sokak. Kime sorsanız gösterir :)
0462-746 19 16


Çayeli
Lale Restoran
Etli tereyağlı muhteşem bir kurufasulye şöleni.
Hopa Cad. No:93 Merkez / Çayeli / Rize
0464-532 75 18

Maçka
Maçka Sümer Restoran
Maçka'dan Sümela'ya giderken yol üzerinde sağda. Dere kenarında masalarda yeniyor. Kaygana, muhlama,fasulye kavurması, Pazı kavurması, Tomara ( bir ot cinsi), Sütlaç gibi yöresel yemekler yapıyor.  Muhlama ve sütlacı ,  o yörede yediklerim arasında en lezzetlisi.
Maçka-Sümela Yolu 2. km. Maçka/Trabzon

Rize
Evvel Zaman Lokantası
Muhlama, etli sarma, lahana çorbası, haymana, laz böreği gibi birçok yöresel yemeği çok lezzetli bir şekilde sunan bir restoran. Bu restoranın diğer bir özelliği de, sahibi Ahmet Oflu'nun 30 yıldan beri Türkiye'nin değişik yörelerinden topladığı eski eşyaları burada bir müze gibi sergiliyor olması.Bu arada yemekleri de Ahmet Bey'in eşi Vecibe Hanım yapıyor. Yolunuz Rize taraflarına düşerse mutlaka uğrayın derim.
Atatürk Cad. Eski Devlet Hastanesi karşısı / Rize
0464-217 55 04

Karadeniz Yaylaları

Yıllardır , Doğu Karadeniz' e bir seyahat planlayıp Rize'nin o muhteşem yaylalarını görmek istiyorduk. Bu seyahati geciktirmemizin bir sebebi de çocukların biraz daha büyüyüp bilinçli olarak gezmelerini ve keyif almalarını istememizdi. Nihayet geçtiğimiz temmuz ayında Karadeniz seyahatimizle ilgili tüm planlarımızı yapıp yola koyulduk. İlk iki gece Trabzon'da kaldık. Sümela Manastır'na çıktık, Maçka Hamsiköy'de sütlacımızı yiyip Zigana Geçidi'ne tırmandık. Trabzon şehir merkezinde Küçük Aya Sofya Kilisesi'ni gezdik. İkinci geceden sonra Ayder'e doğru yola koyulduk. Yol üzerinde Sürmene'de pide yiyip meşhur Sürmene bıçaklarından aldıktan sonra Ayder'e vardık.Ayder'de beş gece Koru Otel'de konakladık. Amacımız Ayder'i üs olarak kullanıp çevrede gezebildiğimiz kadar yaylayı görmekti. Ayder'i de sayarsak sonuç olarak beş günde sekiz yaylayı doya doya gezme şansımız oldu. Ayder,  Aşağı Kavrun , Yukarı Kavrun, Çaymakçur, Huser, Avusor, Elevit ve Palovit Yaylaları. Gerçekten de çok etkileyici bir seyahatti. Doğayı çok seven bir aile olarak kendimizi kaybettik diyebilirim.Öyle bir doğa ki, anlatılır gibi değil. Kendi çektiğim birkaç fotoğraf karesi ile bu güzellikleri anlatmak daha kolay olacak sanırım...

Ayder Yaylası


Ayder Koru Otel'de Oda Manzaramız


Çaymakçur Yaylası





Huser Yaylası




Avusor Yaylası


Elevit Yaylası


Palovit Yaylası


Çok yorucu bir seyahat olduğunu kabul etmek lazım, yaylalara çıkarken epey virajlı ve dik toprak yollardan tırmanıyorsunuz. Eda 9 yaşında olduğu halde " Anne, çok yorucu bir seyahatti ama ben çok keyif aldım tekrar gitmek istiyorum" deyince ,doğa sevgisini çocuklarımıza yeterince aşılayabildiğimizi anladım ve çok mutlu oldum...
Bir sonraki yazımda, bu seyahatimizde yemek yediğimiz ve memnun kaldığımız birkaç yeri paylaşacağım sizlerle. Yani biraz gurme yazısı niteliğinde olacak :)
Sağlıkla kalın...

Öğretmenim Mori'yle Salı Buluşmaları


Yaşam felsefesi üzerine beni çok etkileyen bir kitabı önermek istiyorum :
Öğretmenim Mori'yle Salı Buluşmaları

Yaşam, aile, evlilik, toplum, merhamet, ölüm, korku, açgözlülük, yaşlanma ve anlamlı bir yaşam felsefesi üzerine, hasta yatağındaki yaşlı bir profsörle eski öğrencisi arasındaki içtenlik ve bilgelik dolu konuşmalar içeren bir kitap.

Yazar : Mitch Albom
Yayınevi : Boyner Yayınları

Spagetti Bolonez


Malzemeler:
1 paket spagetti

Bolonez sos için gerekenler:
1 büyükçe soğan rendesi
2 diş kıyılmış sarmısak
3 orta boy domates rendesi
500 gr. yağsız kıyma
Tuz
Kekik

Yapılışı:
Az zeytinyağında, soğan, sarmısak ve kıymayı kavurun. Rendelenmiş domatesi ilave edin, suyunu biraz çekene kadar kavurun. Biraz tuz ve kekik katın. Diğer tarafta haşladığınız spagettileri süzdükten sonra çok az tuz ve zeytinyağ ilave edin. Tabaklara önce makarnayı  üzerine de bolonez sostan yeterince koyarak servis edin. Üzerini taze fesleğen veya maydanoz yaprağı ile süsleyin.

AFİYET OLSUN




27 Aralık 2010 Pazartesi

Yurtdışı Eğitim Semineri

İstanbul Üniversitesi Çocuk Üniversitesi tarafından düzenlenen "Yurtdışında Lise ve Üniversite Eğitimi" konulu seminer ile ilgili duyuruyu aynen aktarıyorum :

"Bilindiği gibi yurtdışında eğitim, çocuklarımızın geleceği açısından belki
de verilebilecek en önemli kararlardan biridir. Bu önemli kararın alınması
aşamasına kadar, her yönden oldukça iyi bir araştırmanın yapılması gerektiği
açıktır. Günümüzde bu konuda tüm dünyada yaşanan ve özellikle Amerika,
İngiltere, Kanada, Almanya gibi ülkelerde yoğunlaşan talep sonucu, bu
konunun öğrenci için erken yaşlarda ele alınmasının sağlıklı bilgi kaynağına
ulaşma, doğru tercihlere yönlenme ve gerekli dil, sınav vb. konularda
hazırlık yapılabilmesi açısından isabetli olacağını düşünmekteyiz.


Bu nedenle, İÜ Çocuk Üniversitesi tarafından 15 Ocak 2011 Cumartesi günü
10:00' ile 11:00 saatleri arasında İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsünde
 "Yurtdışında Lise ve Üniversite Eğitimi" konulu bir seminer düzenlenmiştir.
Seminer Türkiye'de bu konuda en yetkin isimlerden biri olan İÜ Çocuk
Üniversitesi Yurtdışı Eğitim Danışmanı Sn. Bora GÖKER tarafından
verilecektir. Seminer sırasında yurtdışında lise ve üniversite eğitimi
konusunda detaylı bilgi verilecek ve siz değerli velilerimizin bu konudaki
soruları cevaplandırılacaktır. Dileyen velilerimiz, seminere öğrencilerimiz
ile birlikte katılabilecektir.


Seminere katılmak isteyen velilerimizin isim, katılacak kişi sayısı ve
iletişim detaylarını belirtmek üzere 10 Ocak 2011 Pazartesi saat 17:00ye
kadar İÜ Çocuk Üniversitesi Ofisine bilgi vermesi rica
olunur."

Kayıt için :
0212-440 02 78
0212-440 00 00 / 11723
http://www.iuyazokulu.com/

26 Aralık 2010 Pazar

Soya Soslu Tavuk



1 kg tavuk kuşbaşı veya jülyen doğranmış
Sosu için gerekenler:
2 kahve fincanı sirke
1 kahve fincanı soya sosu
3 yemek kaşığı mısır nişastası
1 çay kaşığı kabartma tozu
kekik

Sosu hazırlayıp tavukların üzerine dökün, karıştırın. 3 saat buzdolabında üstü kapalı olarak bekletin.
Hazırladığınız soslu tavuğu teflon tavada çok az yağla , arada karıştırmak suretiyle pişirin.

Ben bu tür yemeklerin yanına genelde fırında patates yapıyorum. Soyulmuş ve doğranmış patates ve 1-2 kuru soğanı, birkaç tane de kabuklu sarmısağı yağlanmış fırın tepsisine diziyorum. Üzerine biraz zeytinyağ gezdirip, tuz ve kekik ekiyor ve fırında pişiriyorum.

AFİYET OLSUN

Çocuğum Üstün Yetenekli mi ?

Çoğu anne-baba çocuğu henüz 3-4 yaşlarındayken, çocuğunun yaşıtlarından farklı olduğunu düşünüp kendi kendine bu soruyu sorabilir : Acaba çocuğum üstün yetenekli mi ?

Amerikalı eğitimciler Norma E.Cutts ve Nicholas Moseley tarafından kaleme alınan "Üstün Zekalı ve Yetenekli Çocukların Eğitimi" adlı kitap, bu konuda hem öğretmenlere hem de ebeveynlere yol gösterici olma niteliğinde.

Bu kitaba göre üstün zekalı çocukların genel özellikleri şöyle tanımlanmaktadır :

1) Sözcük hazinelerinin zenginliği ve sözcüklerin tam anlamlarıyla kullanılışı.
Örneğin 5 yaşındaki bir çocuğun kendini dinazorlara verip "brontosaurus", "stegosaurus" gibi isimleri bilip sıkça kullanıyor olması gibi.

2) Genelleştirme yapabilme yeteneği.
Çeşitli durumlarda her şeye genel olan elemanları görebilme ve anlam çıkarabilme ya da genel prensipleri seçebilme yeteneği. Örneğin, bir yuva öğrencisinin plaja yapılan gezi sonrasında "yüzme havuzundaki su da tuzlu mu" diye sorması gibi.

3) Soyut düşünce yeteneği .
Mecazi bir dili anlama yeteneği.

4) Problemler konusunda içgörü sahibi olmak.
Yüksek yetenekli bir çocuk, başka bir çocuğun mutsuz ya da mutlu veya büyüklük taslayan biri olduğunu çarçabuk keşfeder ve kendini ona göre ayarlar.

5) Uslamlama
Mantıksal ilişkileri görebilme ve bunlardan doğru sonuçlar çıkarabilme kudreti.

6) Problem çözebilme

7) Öğrenme hızı; entelektüel amaçları bitirme sürati

8) Israr, sebatlılık

9) Bellek ( hafıza )

10) Önsezi
Edinilen yaşantılardan - kendi hataları dahil- bir şeyler öğrenebilme ve aynı koşullarda aşağı yukarı ne olabileceğini sezme, hem zekanın hem de sağduyunun belirtisidir.

11) Mizah ve nükte yapabilme yeteneği
Üstün zekalı bir kimse hemen herkesi her zaman güldüren bir kşiliğe sahip olmayabilir fakat yerinde yapılmış bir nükte, zekice bir şaka, parlaklığı ortaya serer.

12) İlgilerin ve merakların zenginliği

13) Uyanıklık ve gözlemlemeye doğal bir eğilim
Üstün zekalı bir çocuk, yeni olan herşeyi anında kaydetmek ve ayrıntılarını bilmek hususunda çok çabuktur.

14) İnsiyatif, teşebbüs etme yetisi
Yüksek yetenekli bir çocuk herhangi bir anda ne yapılması gerektiğini hemen sezer ve harekete geçerek durumu ele alır.

15) Yaratma yeteneği

16) Eleştirici muhakeme
"Yeterli mi?", "Sonunda işe yarayacak mı ?" sorularına cevap verebilme, zekanın ayırt edici bir niteliğidir.

17) Hizmet etme arzusunda bulunma
Çoğu kez bu tür çocuklar kendi ödevlerini göreceli olarak çabuk bitirdiklerinde, daha yavaş olanlara yardım etmek ister. Ek olarak sınıfta genel gereksinimlerde de rol alırlar

Kaynak : Üstün Zekalı ve Yetenekli Çocukların Eğitimi Sayfa 62-77, Norma E.Cutts, Nicholas Moseley, Özgür Yayınevi

25 Aralık 2010 Cumartesi

Teşekkürler...

Blogumu açalı henüz bir ay olmadığı halde ziyaretçi sayım 1000'i geçti. Tüm izleyenlerime çok teşekkürler. Blogumdan çıkış yapmadan önce anketime katılırsanız çok memnun olacağım.
2011 yılının herkese sağlık, mutluluk ve huzur getirmesini diliyorum.
Sevgiler...

Montessori Oyun Günlüğü (2) - Meyve ve sebzeleri tanıma oyunu

Bu hafta sizlere, çocukların genellikle çok sevdiği bir oyunu anlatmak istiyorum :

Meyve ve sebzeleri tanıma oyunu ( 2-3 yaş )



Bu yaşlarda çocuklar herşeye duyuları ile cevap verirler. Bu oyun ile çocuklar, yedikleri meyve ve sebzeleri daha iyi tanıma ve kelime hazinelerini geliştirme imkanı bulacaklar.

İhtiyacınız olanlar :
Çeşitli meyveler ( elma, muz, portakal, limon, çilek...vs.)
Çeşitli sebzeler  ( havuç, brokoli, patates, soğan, pırasa, ıspanak...vs )

Nasıl oynanır ?
1)Tüm meyve ve sebzeleri çocuğunuzun önüne koyun. Tek tek hepsine dokunarak,  koklayarak, bazen de sallayarak hislerini tanımlamalarını isteyin ve adını sorun.
2)İkinci aşamada çocuğun gözünü kapatmasını isteyin. Meyve ve sebzeleri tek tek önüne koyarak, onları duyu organları ile hissetmelerini isteyin ve ona sorular sorun,"Yumuşak mı, yoksa sert mi ?, Nasıl kokuyor ? Onu seviyor musun ? O nedir ?" ...gibi.
3)Meyvelerle oynarken, onları dilimleyerek de önüne koyabilir, tadına bakarak da tanımlamasını isteyebilirsiniz.

Bu oyunu çocuklarınızla oynadıktan sonra deneyimlerinizi burada paylaşırsanız sevinirim.

Keyifli oyunlar...

24 Aralık 2010 Cuma

JONGLÖR olmak ister misiniz ?

Hayatınızda hiç üç top çevirmeyi denediniz mi ? Ben hep merak etmişimdir, yapanları da çok zevkle izlemişimdir.
Bugün Eda, Cem ve ben ,Bilim Sanat Merkezi'nde ailece jonglörlük eğitimi almaya başladık. İnanılmaz zevkliydi. Tabii öğrenmek çok zor, epey zaman alacak ama olsun, çok keyif aldık.
By Jong Jonglörlük ile Konsantrasyon ve Yetenek Geliştirme Ekibi'nin kurucusu Serdar Güven , okullara, şirketlere grup olarak veya arzu edenlere bireysel olarak da ders veriyormuş.


Jonglörlük niçin kullanılır  ?


* El, göz ve beden uyumunu geliştirerek motor beceriler kazanmak için
* Beynin sağ ve sol loblarını birlikte çalıştırarak soyut ve somut zeka alanlarını geliştirmek için
* Kendini, çevresini, dünyayı algılayış biçimini geliştirmek için
* Özgüven geliştirmek için
* Yaptığınız iş ne olursa olsun eğlenerek daha iyi, daha yaratıcı, daha kaliteli, daha yenilikçi olmanızı sağlamak için
* Yarattığınız pozitif etki ve sinerjiyle, zararlı boyuttaki alışkanlıklardan uzak kalmak için
* Aile ve sosyal hayatınızda sevdiklerinizle yeni, geliştirici, kaliteli zaman geçirme ve sağlıklı, etkileyici iletişim kurmak için

Duymak mı ? Dinlemek mi ?

Siz konuştuğunuzda sizi "gerçekten" dinleyen kaç kişi var çevrenizde ? Bu "gerçekten" dinleme konusunu çok önemser oldum son zamanda. Bence bu durum çocuğumuzla, eşimizle, arkadaşlarımızla olan ilişkilerimizde çok önemli . Özellikle de  birisini dinlerken göz teması kurmak  ve onu yargılamadan "sadece dinlemek" çok önemli bence.

Bakın Leyla Navaro, "Gerçekten Beni Duyuyor musun ? " adlı kitabında bu konuya nasıl değinmiş :

"Beni dinlemiyorsun zaten..." dedi Metin. "Dinliyorum tabii", dedi Avni Bey, başını gazetelerden kaldırarak,"Bak söylediklerini tekrar edeyim : Dedin ki, bu yıl dersler çok ağır, hocalar da durmadan ders yüklüyor , dedin...gördün mü, bak nasıl dinliyormuşum...Oğlum, şikayet bir işe yaramaz, biz de o yollardan geçtik, okul hayatı böyle,sıkı çalışıp adam olacaksın. Ben senin yaşındayken..."
"Tamam baba, kalsın..." dedi Metin.
Acaba Avni Bey gerçekten oğlunu dinledi mi ? Yoksa sadece sözlerini mi duydu ?
Kendimizi düşünelim...Yakın çevremizi, arkadaşlarımızı...Bir derdimiz, sorunumuz olduğu zaman ilk aklımıza gelen kişi kimdir ? Kimi düşünüp ona derdimiz anlatmayı hayal ederiz ? Neden o kişi de başkası değil ? Bu kişi dinlerken genellikle ne yapar??
Bir de derdimiz olduğunda, kesinlikle anlatmak istemediğimiz kişiler vardır."O zaten anlamaz" diye düşünürüz. Neden anlamaz?Anlamadığını nasıl anlıyoruz? Ne yaparız ki ?"

Bence herkesin duyulmaya  ihtiyacı ve de hakkı var. Zaten dostumuzu , arkadaşımızdan ayıran en önemli özellik, bizi "gerçekten" duyuyor olması değil mi ?

22 Aralık 2010 Çarşamba

Kumkurdu


Beni çok etkileyen bir kitaptan bahsetmek istiyorum : Kumkurdu.
Çocuklar kadar büyüklerin de zevkle okuyacağı bir kitap.

Hayatı anlamaya çalışan ve her şeyi merak eden Zacharina ile kumkurdunun dostluğunu anlatıyor kitap. Zacharina doğayı çok seven, şehir dışında deniz kenarında, anne ve babasıyla sakin bir hayat yaşayan sevimli bir kız çocuğu. Bir gün, babası onunla ilgilenmediği için kızıp, kumsala gidip ona tuzak kurmak amacıyla kumları kazarken kumkurdu ile tanışıyor. Kumkurdu herşeyi bilen ve Zacharina'nın kafası karıştığı her anda derdine deva olan bir dost oluyor o günden sonra. Zacharina ve kumkurdu, evren ve çocukluk felsefesi üzerine çok şey paylaşıyorlar...

Kumkurdu'nun devamı niteliğinde iki kitap daha yayınlandı :
"Daha fazla kumkurdu" ve "Daha da fazla kumkurdu"
Üç kitabı , tek bir ciltte toplanmış olarak da bulabilirsiniz.

Yazar : Asa Lind
Yayınevi : Yerdeniz Yayınları

El Örgüsü Kolyeler

Bu kolyeleri koton iple ördüm. Farklı bir şıklık yaratmak isteyenler için değişik bir fikir :)





Türkiye'nin ilk "DOĞA BİLİMLERİ MERKEZİ" açıldı

Fransız Lisesi Saint- Joseph, 140. yıl kutlamaları kapsamında Türkiye’nin ilk ‘Doğa Bilimleri Merkezi’nin açılışını Ekim ayında gerçekleştirdi.

Fransa’nın Türkiye Büyükelçisi Bernard Emie’nin açılışını yaptığı merkez, Türkiye’nin ilk doğa bilimleri merkezi olma niteliğinde. Türkiye’nin en zengin doğa bilimleri koleksiyonunu içeren ‘Doğa Bilimleri Merkezi’, 140 yıllık uzun bir çalışmanın ürünü. O dönemde İstanbul Saint-Joseph Lisesi’nde çalışmakta olan frerlerin çabalarıyla tüm ülke topraklarından örnekler toplanarak biraraya getirilmiş Türkiye’nin bu en zengin fauna koleksiyonu, Osmanlı sultanlarının özel fermanlarıyla verdikleri “Anadolu’da yaşayan her hayvan türünden 2’şer tane avlama” izni ile hayat bulmuş.

19. yüzyıldan başlayarak bugünlere dek zengin ve titiz bir arşivleme gerçekleştiren Saint-Joseph Lisesi yetkilileri; doğa bilimleri uzmanları ve restoratörlerinin desteğiyle dört yıl süren çalışmalar sonucu merkezi bugünkü görüntüsüne kavuşturmuş. Merkez, hem doğa meraklıları hem de öğrenciler için eşsiz bir pedagojik değer taşıyor.

St.Joseph Fransız Okulu
DR. Esat Işık Cad. 16 Moda-Kadıköy
0216-414 52 60
http://www.sj.k12.tr/

BODY WORLDS sergisi uzatıldı !

Yoğun ilgi üzerine BODY WORLDS sergisi 27 Mart 2011'e kadar uzatıldı.

Alman bilim adamı ve Dr. Gunther von Hagens bu sergide 200'den fazla insan bedeni parçalarını “plastination” yöntemi denilen bir yöntem ile çürümez hale getirip sergiliyor...

Müthiş bir sergi. Bence herkes görmeli, özellikle de çocuklar için çok öğretici...
Son gün 27 Mart / İstanbul Modern yanı Antrepo No 3

http://www.bodyworlds-istanbul.com/

21 Aralık 2010 Salı

Elde Ponpon Yapımı

Çoğumuz biliriz ponpon yapımını, kendimiz yapmış olmasak bile annemiz veya aile büyüklerimizden görmüşüzdür. Genellikle ortasında büyükçe bir delik olan daire şeklinde iki bitişik kartona ip sarılarak yapılır. Sanırım bunun makinası da çıkmış ama bunun daha pratik bir yolu yok mudur diye biraz araştırdığımda sadece elimizi kullanarak da ponpon yapılabileceğini öğrendim. Çok daha pratik oldu üstelik. Bu yazımda aşama aşama resimlerle sizlere elde ponpon yapımını anlatmak istiyorum. Belki yılbaşı ağacınızı veya çocuğunuzun odasını süslemek için veya birtakım örgüsü aksesuarlarda kullanmak isteyebilirsiniz.

1) Sol elinize ipliği sarmaya başlayın


2) İpliği sarmaya devam edin. Ne kadar çok sararsanız o kadar yoğun bir ponpon elde edersiniz.


3) Sarma işlemini bitirince ipinizi kesin. Parmaklarınızı ortadan biraz aralayara, ip yumağını arkadan öne doğru sarmalayacak bir ip geçirin



4) Bu ipi , avucunuzun iç kısmında ÇOK SIKICA bağlayın, düğüm yapın



5) İp yumağının alt ve üstünden makasla kesin



6) Makasla kestikten sonra yumağınızın ilk hali biraz yamuk yumuk olacaktır



7) Her yanından makasla ipleri keserek, küre şeklinde bir ponpon oluşturun.İşte ponponunuz kullanıma hazır...



20 Aralık 2010 Pazartesi

İYİ CÜCELER

Geçenlerde Eda ile Erenköy Beyaz Fırın'da kahvaltı ediyorduk. Karşı köşemizde bir dükkan dikkatimizi çekti, tam Bistro33'ün karşısında. Şirin çocuk resimlerinden oluşan bir tabela ve ahşap ağırlıklı dekorasyonu ile çok hoş görünüyordu. Beyaz Fırın çıkışında uğradık mağazaya. Ferah ve sıcak bir atmosferi olan farklı bir kitap-oyun konsepti ile dikkat çekiyordu. İsmi de çok şirin : İYİ CÜCELER
Bana "You've got mail" filminde Meg Ryan'ın sahibi olduğu şirin çocuk kitapçısını hatırlattı bir anda.
0-14 yaş grubu için kitaplar, ahşap eğitici oyuncaklar, sanatsal faaliyet malzemeleri ve ebeveynler için pedagojik kitaplar bulunan mağazadan ayrılmakta epey zorlandık. Mağazanın bir bölümüne ahşap bir oyun evi ve faaliyet köşesi hazırlanmış. İyi Cüceler'de kitap okuma etkinlikleri, heykel ve hamur yapımı gibi farklı etkinlikler de gerçekleştirildiğini öğrendik. Mail adresinizi bırakırsanız size aylık periyotlarla gelecek etkinlik duyurularını gönderiyorlar.
http://www.iyicüceler.com/

Sakıp Sabancı Müzesi'nde ÇOCUK ETKİNLİĞİ

Sakıp Sabancı Müzesi'nde devam eden çok güzel bir çocuk etkinliği var. Söz Danışmanlık tarafından gerçekleştirilen bu etkinliklerden önceden haberdar olmak için, http://www.sozdanismanlik.com/ sitesine üye olmanızı tavsiye ederim. Biz 6-7 yıldır Söz Danışmanlık'ın hazırladığı bu tip etkinlikleri kaçırmamaya çalışıyoruz. Çocuklar hem eğleniyor, hem de pek çok değişik bilgiler öğreniyorlar. En güzel yanı da etkinliklerin çoğunun ÜCRETSİZ olması. Tabii belli bir kontenjanları olduğu için önceden haberdar olup kayıt olmak gerekiyor.
Güncel etkinlikle ilgili duyuruyu aynen aktarıyorum :


Sakıp Sabancı Müzesi Çocuk Atölyesinde
Nakkaslar, Hattatlar ve El Yazmaları…

Sakıp Sabancı Müzesi, 5 Kasım 2010 – 27 Şubat 2011 tarihleri arasında “Aga Khan Müzesi’nin Hazineleri - İslam Dünyasında Kaligrafi ve Kitap Sanatı” Sergisi ile İslam sanatı eserlerinin seçkin örneklerini sanatseverlerle buluşturacak. Sergide; seramik, ahşap, metal, kumaş gibi farklı materyallerden yapılmış ve üzerlerinde Kur’an’dan metinlerin yer aldığı objelerin yanı sıra el yazmaları ve minyatürler bir arada sunulacak. Ayrıca Londra’daki Victoria & Albert Müzesi (V&A) tarafından düzenlenen “The Jameel Prize 2009” başlıklı sergiye de ev sahipliği yapacak. Sergide, “1001 Pages” adlı eseriyle “The Jameel Prize”ı kazanan İran asıllı sanatçı Afruz Amighi’nin yanı sıra finale kalan 8 güncel sanatçı ve tasarımcının eserleri yer alacak. İslam sanatları geleneğinden etkilenen sanatçıların eserleri, İslam geleneğinin zengin ve dinamik yapısını güncel bir yorumla sanatseverlerle buluşturacak.

Peki ya çocuklar?

İki paralel sergide çocuklarımız İslam sanatının inceliklerini eğlenceli ve bir o kadar da ciddi etkinliklerle öğrenecekler… El yazması bir kitabın hikâyesini dinleyecek, bu hikâyenin izinden giderek sergiyi gezecek ve kendileri de birer kitap hazırlayacaklar… El yazması kitaplarının her sayfasında başka bir sanatçının kimliğine bürünerek; minyatür yapan, çini desenleyen, ahşap, metal süsleyen birer nakkaş ve süslü yazılar yazan birer hattat olacaklar.  Cilt ustası gibi kitaplarını ciltleyerek kitaplıklarının başköşesine koymak üzere evlerine götürecekler.



Hangi günler:        Kasım – Aralık – Ocak – Şubat aylarında her hafta sonu

                               6 – 7 – 27 – 28 Kasım

                               4 – 5 – 11 – 12 – 18 – 19 – 25 – 26 Aralık

                               2 - 8 – 9 -  15 – 16 – 22 – 23 – 29 – 30 Ocak

                               5 – 6 – 12 – 13 – 19 – 20 – 26 – 27 Şubat

Hangi saatler:        1. Grup                 11.00 – 13.00

                               2. Grup                 14.00 – 16.00

Hangi yaşlar:         2005 – 1996 yılları arasında doğan çocuklar

Ücret:                   Ücretsiz!

Kayıt olmak ve bilgi almak için SÖZ Danışmanlık’ı hafta içi  09.00 – 18.00 saatleri arasında            0216 414 26 30 ve ya  0535 629 91 01  nolu telefonlardan arayabilir ya da info@sozdanismanlik.com adresine elektronik posta gönderebilirsiniz. E-postalarınızdaki kayıt talepleriniz, onaylandıktan sonra geçerli sayılacaktır.

19 Aralık 2010 Pazar

Ponpon Yılbaşı Ağacı Süslerim

Sonunda yılbaşı ağacımızı süsledik . Bu yıl ağacımızı süslemek için renkli yünlerden çeşit çeşit ponponlar yaptım, pofuduk pofuduk. Çok şirin oldu .
Umarım herkes için yeni yıl bu ponponlar gibi renkli ve sıcacık geçer :))
Sevgiler...


18 Aralık 2010 Cumartesi

Montessori Oyun Günlüğü (1) - Sessizlik Oyunu

SESSİZLİK OYUNU ( 2 - 6 Yaş )



Bu oyun çocuğunuzun işitsel farkındalığını artıracaktır.Çocuk, çevresindeki seslere konsantre olmayı ve sesleri birbirinden ayırdetmeyi öğrenir. Aile fertleriyle birlikte oynandığında birlik ve beraberlik duygusunu geliştirir.

Nasıl oynanır ?
Çocuğunuza , oturup sessiz ve sakin olup olamayacağını sorun.Asla bu konuda baskı yapmayın. Sesleri duyabilmesi için tamamen sessiz olması gerektiğini anlatın. Önce, çevresinde ne tür sesler duyduğunu sorun. Bulunduğunuz odanın konumuna göre bu sesler ,dışarıdaki arabaların, uçakların, havanın ( rüzgar veya yağmur ) , bahçedeki kuşların, yada diğer odada çalışan bir makinanın ( bulaşık veya çamaşır makinası gibi ) sesi olabilir. Sessizliği 1-2 dakika kadar sürdürmeye çalışın. Sonra çocuğunuza fısıltı ile, ne duyduğunu sorun. Duyduğu ses hakkında konuşun . Bu ses yüksek mi, yoksa alçak mı ? Rahatsız edici mi yoksa güzel bir ses mi ?
Bu oyun günün herhangi bir saatinde ve herhangi bir yerde dilediğiniz kadar kişi ile oynanabilir.
Çocuklar bu oyundan her zaman keyif alır ve çok şey öğrenir.

Bu oyunu çocuklarınızla birlikte oynayıp deneyimlerinizi bu blogda paylaşabilirsiniz.
KEYİFLİ OYUNLAR...

Montessori Eğitim Modeli

Montessori Eğitim Modeli  ile Cem 3 yaşındayken, ona anaokulu arayışına girdiğimiz zaman tanıştım. 2001 yılıydı  ve Montessori metodunu uygulayan anaokulu sayısı çok azdı. Nasıl bir metod olduğunu araştırmaya başladım.Lesley Britton'un "Montessory Play and Learn - A Parent Guide To Purposeful Play From Two To Six" adlı kitabını çok beğendim. Bu kitap ,Montessori metodunun evde nasıl uygulanabileceğini anlatıyor, bu eğitim metoduna uygun olarak, evde çocukla birlikte oynanabilecek oyunlar konusunda çok güzel örnekler veriyor. Bu oyunları , bir yazı dizisi şeklinde sizlerle paylaşmak istiyorum.
Benim eğitim anlayışıma çok uygun bir model olduğunu anlayınca Cem'i bu metod ile eğitim veren bir anaokuluna yazdırdık. Çok da memnun kaldık. Şimdi birçok anaokulunda uygulanıyor sanırım bu model.
Her hafta,bu kitapta verilen oyun örneklerinden birisini sizlerle paylaşacağım. Siz de bu oyunları çocuklarınızla birlikte oynayıp, deneyimlerinizi ve yorumlarınızı paylaşırsanız sevinirim.

MONTESSORİ EĞİTİM MODELİ NEDİR ?


1907 yılında ilk Çocuklar Evi ile uygulanmaya başlanan Montessori Metodu Maria Montessori tarafından geliştirilmiştir. İtalya’nın ilk kadın doktoru olan M. Montessori, metodunun temellerini zeka engelli çocuklarla yaptığı çalışmalarla oluşturmuş ve elde ettiği başarı sonucunda bu yöntemi engelsiz çocukların eğitimine uyarlamaya karar vermiştir. İlk Çocuklar Evi ile uygulanmaya başlanan metot çocukların ilgi, tutum ve davranışları rehberliğinde olgunluğa ulaşmıştır.

Montessori Metodu’nda çok yaşlı gruplaşma bireysel eğitim sayesinde uygulanabilmektedir. Günümüzde, çoğunlukla bir sınıftaki öğrencilerin aynı anda, aynı yöntemle, aynı konuyu öğrenebileceği varsayımına dayanılarak toplu eğitim yapılmaktadır. Oysa öğrenmenin gerçekleşebilmesi için öğrenilecek konunun meydan okuyuculuğu ile öğrenenin hazır bulunuşluğu arasında denge olması gerekir. Bir sınıftaki tüm öğrencilerin aynı hazır bulunuşluğa sahip olduğunu düşünmek olanaksızdır. Bu durum sonucunda ise öğrenciler sözde başarılı, vasat ve başarısız olarak adlandırılmaktadır. Bireysel eğitim çocuğun kendi hızında öğrenmesine olanak tanır. Montessori Metodu’nda çocuk bir aşama üzerinde uzmanlaşmadan diğer aşamaya geçmezler. Böylece başarısızlık duygusunu yaşamaz.

Montessori Metodu çocuğun bağımsızlığına büyük önem verir. Çünkü özgürlüğü iyi kullanabilmek için bağımsızlığa ihtiyaç vardır. Bu nedenle, Montessori eğitim çevresi de çocuğa bağımsızlık kazandıracak şekilde tasarlanmıştır. Çocuğa yetişkinlerce yapılacak gereksiz yardım, onun bağımsızlık kazanması önündeki en büyük engeldir. Oysa yetişkinlerin büyük çoğunluğu, çocukların kendi başına birçok eylemi gerçekleştiremeyeceğini düşünerek onlara yardım eder, yapamayacağını düşündükleri eylemlerde ise onları engellerler. Bu bir yandan çocukları yetişkine bağımlı kılarken bir yandan da onların kendiliğinden etkinliklerini yok eder; kendilerini ve çevrelerini keşfetmelerini engeller. Bu nedenle Montessori öğretmeni sınıfta pasiftir ve çocuğa gereksiz yardımda bulunmaz.

Güzümüzde anaokulları Montessori Metodu’ndan etkilenerek çocuk boyutunda tasarlanmış sınıf mobilyalarını kullanmaktadır. Bu uygulama çevrenin çocuğa değil, çocuğun çevreye hakim olmasını sağlayarak ona bağımsızlık kazandırır. Ancak Montessori Metodu’nda bu uygulama sadece mobilyalarla sınırlı değildir. Hatanın kontrolünü içeren materyaller, duvarlardaki pano, resim vb.nin göz seviyesine asılmış olması, çocukların yemek saatlerine aktif olarak katılarak sofranın hazırlanmasına, toplanmasına ve yemek sonrası temizliğe katkı sağlamaları, sınıfın temizliğinden sorumlu olmaları çocukların çevreye hakim olmalarına ve bağımsızlık kazanmalarına katkı sağlayan önemli uygulama örnekleridir. Aynı uygulamaların ev yaşamında da yapılması gerekmektedir. Özellikle küçük çocuğun yetişkin yardımına olabildiğince az ihtiyaç duyacağı bir ev çevresi yaratılmalı ve çocuk eylemlerini kendi başına yapması için özgür bırakılmalıdır.

Metodun okul öncesi ve ilkokul aşamalarında en önemli unsurlarından birisi özel olarak tasarlanmış materyallerdir. Bu materyaller öz kontrol yoluyla oto eğitime yol açar ve ardıl etkinlikler aracılığıyla çocuğun uzmanlaşmaya doğru yol almasına yardım eder. Materyallerin her biri hatanın kontrolünü içerdiği için çocuk öğretmen yardımı olmadan kendi başına çalışabilmektedir. Öğretmen yeni bir materyal için hazır olan çocuğa, özel bir sunum yöntemiyle materyali tanıtır. Bu tanıtım materyalin raftan alınmasından, daha sonra kullanacak öğrenci için rafa uygun bir şekilde geri yerleştirilmesine kadar tüm aşamaları içerir. Öğretmen materyali sunduktan sonra çocuk bu materyalde uzmanlaşana kadar kendi başına veya kendiliğinden oluşmuş küçük gruplarla beraber çalışacaktır. Öğretmen ise çocuğun çalışmasını gözlemleyecek ve kaydedecektir. Montessori materyalleri günlük yaşam, duyusal, kültür, dil ve matematik müfredat alanlarına göre çocukların ulaşabilecekleri raflarda, basitten karmaşığa doğru yer alırlar.

Montessori sınıfında her materyalden yalnızca bir set vardır. Bu çocuklar arasında, açıkça talep edilmediği halde bir birlik ruhu geliştirir. Çocuk başkasının çalıştığı bir materyalle çalışmak için, onun işini bitirmesini beklemek ya da kullanmak için izin istemek zorundadır. Bu durum çocukların sürekli aynı materyallerle çalışmasını da engeller. Ortalama 25 kişinin bulunduğu bir okul öncesi sınıfında herkes farklı materyallerle çalışacağı için, çocuğun, materyallerin arkadaşları tarafından kullanımını izleme fırsatı da olacaktır.
Montessori materyallerin her parçası dikkatlice tasarlanmıştır ve basitten karmaşığa doğru diğer materyaller dizisinin bir parçasıdır. Çocuk materyaller dizisinde ilerlerken, doğal olarak tamamıyla duyumsal etkinliklerden somut aşamalara geçer.

Montessori Materyalleri: Günlük Yaşam Materyalleri, Duyusal Materyaller, Dil Materyalleri, Matematik Materyalleri, Biyoloji Materyalleri, Coğrafya Materyalleri olmak üzere 6 temel alanda sınıflandırılabilir.
Montessori Metodu çocuğun rehberliğini izleyen bir metottur. 0-18 yaş eğitiminin tüm aşamalarında çocuğun kendi eğitimini yönlendirmesi, eğitim yaşantısının ilk söz sahibi olması beklenir. Çocuğun eğitimini üstlenen yetişkin çocuğun yaşamındaki ilk aylardan itibaren çocuğu kendini yaratmaya çalışan bir sanatçı olarak görmeli ve onun bu yaratım sürecini gereksiz müdahalelerle sekteye uğratmadan gerekli olan çevreyi hazırlamalı, ona ve seçimlerine saygı duymayı öğrenmelidir.

Kaynak: Korkmaz, E. 2006.  Montessori Metodu: Eğitimde Bir Alternatif. Ankara: Algı Yayıncılık.
 

  

17 Aralık 2010 Cuma

Elmalı Tart

Hamur Malzemeleri :
250 gr tereyağ
1 su bardağı toz şeker
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
2 yumurta
Alabildiğine un

İç Malzemeleri:
4 orta boy elma ( rendelenmiş veya küçük küçük doğranmış )
1 çay bardağı toz şeker
1 çay bardağı kuru üzüm
1 çay bardağı iri kıyılmış ceviz
tarçın

Yapılışı :
Hamur malzemelerini karıştırarak kulak memesinden biraz sert kıvamda bir hamur hazırlayın. Hamuru ikiye bölün. Bir parçasını merdane ile açıp yağlanmış kalıba yayın, yanlarını yukarıya doğru biraz yükseltin. Diğer parçayı 10 dakika buzlukta bekletin.Diğer taraftan iç malzemelerini kavurarak hazırlayın. Kalıba konan hamurun üzerine soğutulmuş iç malzemelerini yayın. Buzluktan çıkardığınız hamurdan uzun şeritler yapıp, harcın üzerine sepet şeklinde dizin, veya hamuru rendenin iri tarafıyla iç malzemesinin üzerine gelişigüzel rendeleyin. Önceden ısıtılmış 170 derece fırında yaklaşık 30-35 dakika pişirin. Soğuyunca üzerine pudra şekeri serpin.
AFİYET OLSUN

İ.Ü. Çocuk Üniversitesi'nde Kış Okulları

İstanbul Üniversitesi Çocuk Üniversitesi'nin düzenlediği "Bir Yumurta'nın Serüveni" adlı kış okulu başlamıştır. Ayrıca 31 Ocak-3 Şubat tarihleri arasında Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN)'ne düzenlenecek gezinin kesin kayıtları başlamıştır.

İlgilenenler 0212-440 02 78 nolu telefondan ve http://www.iuyazokulu.com/ sitesinden daha ayrıntılı bilgi alabilirler.

16 Aralık 2010 Perşembe

Yılbaşı Hediye Çekilişimiz...


Resimde görülen el örgüsü boyunluğu ,şanslı bir blog izleyicimiz çekiliş sonucunda kazanacaktır. Tek yapmanız gereken  bu gönderinin altına "çekilişe katıldığınızı" belirten yorumunuzla birlikte Adınızı ve Soyadınızı yazmanızdır.Yorum yazmak için gönderinin altında yer alan "yorum" linkine tıklamanız gerekmektedir.AD-SOYAD YAZILMAYAN YORUMLAR ÇEKİLİŞE KATILAMAYACAKTIR. Son katılım tarihi 31 Aralık'tır. Şanslı izleyicimizin adı 1 Ocak 2011'de bloğumuzda duyurulacaktır. Yeni yıl hediyesini alan şanslı izleyicimiz siz olabilirsiniz ! Bol şanslar... 

Elmalı Kek ( Yağsız )



Hiç yağsız nefis bir kek tarifi :
3 adet orta boy elma
3 yumurta
1 su bardağı tozşeker
1 su bardağı un
1 su bardağı iri kıyılmış ceviz
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
1 tatlı kaşığı tarçın

Yumurta,şeker, kabartma tozu, vanilya, un ve tarçını sırası ile ilave edip karıştırın. Diğer taraftan soyulup irice doğranmış elmaları biraz una bulayıp karışıma ilave edin.( Una bulamazsanız , elmalar kekin dibine çöker ) En sonunda cevizleri de ilave edin. Karışımı yağlanmış kabınıza boşalttıktan sonra , önceden sıtılmış 170 derece fırında 30-35 dakika pişirin.
AFİYET OLSUN

15 Aralık 2010 Çarşamba

Ayak İzlerinin Esrarı

9-12 yaş çocukları için sürükleyici bir bilimsel hikaye...


"Fenton, fosilbilimci olan babasıyla birlikte Wyoming'e ilk gittiğinde kendini ait olmadığı bir yerdeymiş gibi hisseder. Ancak esrarengiz dinozor ayak izi fosillerinin bulunmasıyla dedektifliğe meraklı Fenton için her şey değişir. Heyecan verici bir araştırma sonucunda pek çok kişinin başaramadığını başarır ve gerçeği aydınlatır... Nasıl mı ? Cevabı Ayak İzlerinin Esrarı'nda."
Yayınevi : Tübitak
Yazar : B.B.Calhoun

Öğretirken Eğlendiren, Uygulamalı Matematik



9 yaş üstü çocuklar için matematiği keyifli hale getiren bir kitap ...


" Matematiğin ne kadar günlük hayatın içinde olduğunu görüp, zevkle, dairenin alanını, kabün hacmini, çemberin çapını hesaplamayı, kesirlerle işlem yapmayı,  açıları ve matematikle ilgili daha birçok temel ilgiyi öğreneceksiniz. Yanı sıra Güneş saati yapacak, kağıttan gemi yarıştıracak, kendi fasulyenizi yetiştirecek hatta şişelerden çember geçirme oyunu oynayarak hem eğlenip hem de öğreneceksiniz."

Yayınevi : Güncel Yayıncılık
Yazar : Janice Van Cleave

Uçan Sınıf

9-12 yaş çocukları için keyifle okuyacakları bir kitap tavsiye etmek istiyorum :

Bolca mizah, bitmeyen eğlence...
Bir kez okumak yetmeyecek !

"Uçan Sınıf'ın kahramanları, yatılı bir okulun çocukları. Öykümüz şöyle başlıyor : Yılbaşına az bir zaman kalmıştır. Çocuklar, Uçan Sınıf adında bir oyun hazırlamaya karar verirler. Ne var ki çalışmaları yarım kalır. Çünkü bir başka okulun öğrencileri, hem oyunda rol alan oyunculardan birini, hem de çocukların alıştırma kitaplarını kaçırmışlardır... Bakalım aralarındaki sıkı dostluk, bu sorunu çözmeye yetecek mi ?"

Yayınevi : Can Çocuk
Yazar : Erich Kaestner
Sayfa sayısı : 188

Etli Terbiyeli Kereviz

1 kg kereviz
300 gr kuşbaşı et ( kuzu eti ile daha lezzetli olur )
1 büyükçe soğan
1-2 havuç (doğranmış)
2 yumurta sarısı
1 limon
tuz

Tencereye 1 kahve fincanı sıvıyağ, rendelenmiş soğan ve etler konur, arada karıştırmak suretiyle kavrulur. Kavrulduktan sonra 1 bardak sıcak su konarak tencerenin kapağı kapatılır ve etlerin biraz pişmesi sağlanır.Etler biraz yumuşadıktan sonra tencereye soyulup doğranmış kerevizler ve havuç ilave edilir. Üzerine bir miktar soğuk suve tuz ilave edilir. ( Biz suyunu çok sevdiğimiz için bolca su ilave ediyorum ).Bir yanda bir kaseye yumurta sarıları konur, çırpılır. İçine limon suyu ve 1 fincan su ilave edilir. Kerevizler pişince, yemeğin suyundan azar azar alınarak yumurta-limon karışımına konur ve karıştırılır. Terbiyesi iyice sulanınca yavaş yavaş tencereye aktarılır. Bir taşım kaynatılıp kapatılır. Arzu edilirse kerevizlerle birlikte 2 sap doğranmış kereviz yaprağı da ilave edilirse hoş bir lezzet katar.
AFİYET OLSUN

El İşlemeli Kavanoz Örtüleri

Keten kumaş üzerine elde işlediğim kavanoz örtülerim...

Kanaviçe İşlemeli İkili Çanta Seti

Kızıma işlediğim ikili çanta seti. Çok şirinler değil mi ?

Nostaljik Plaj Çantası


Nostaljik desende kanaviçe ile işlediğim plaj çantam. Çok keyifle kullanıyorum...

Koç Müzesi'nde Matematik Etkinlikleri

Rahmi M. Koç Müzesi'nde "Renkli Matematik Dünyası - Eğlen-Öğren" bölümü açıldı

İstanbul Rotary Kulübü Derneğinin desteğiyle müze bünyesinde açılan bölümün, interaktif deney setleriyle matematiği sevdirmeyi amaçladığı belirtildi.
Dünyaca ünlü matematik profesörü Prof. Dr. Albert Beutelspacher tarafından tasarlanan bölümün, Almanya`da her yıl, her yaştan binlerce ziyaretçi çektiği aktarıldı.
Bölümün, matematik ve fen bilimlerini "anlaşılmaz, erişilmez" olmaktan çıkarıp, "dokunulabilir, sevilebilir" kılmayı hedeflediği, her ziyaretçinin kendisine uygun bir deney bulabileceği kaydedildi.
İstanbul Rotary Kulübü Başkanı Nural Denker, AA muhabirine, Almanya`da sergiyi ziyaret ettiğini ve orada herşeyin interaktif olduğunu gördüğünü söyledi.
Bölümü ziyaret edenlerin mutlaka birşeyler öğreneceğini aktaran Denker, bu yüzden bölümü İstanbul`a taşıdıklarını ifade etti.
Her yaştan ziyaretçilere hitap etmenin önemine işaret eden Denker, şöyle devam etti:
"Bölüm, Almanya`da 200 bin ziyaretçi almış. Öğrenciler ancak randevu ile gidebiliyordu. Bu bölümü Türkiye`ye getirmek müthiş bir şey. Matematik dünyası, eğitime, matematiğe hizmet ederken, birçok çocuğun da yeteneğini ortaya çıkarabilecek. On yıl boyunca burada duracak bölüme yaklaşık 100 bin öğrenci ve ziyaretçi bekliyoruz. Okullara ve birçok kuruma davetiye gönderdik. Herkes heyecanla bu bölümün açılmasını bekliyordu. Müzeden bir grup Almanya`ya giderek bu bölümle ilgili eğitim aldı. Ziyaretçileri onlar yönlendirecek."
Renkli Matematik Dünyası; aynalar, göz yanılması, ses, müzik, hız ve hareketin incelenebileceği deneyleri ve yap-boz, köprü ve aynalarla eğlenceyi bir arada sunuyor.
Bölümde, Mimar Sinan köprülerinin sırrı, Leonardo da Vinci`nin Haliç için tasarladığı köprünün detayları, sonsuz görüntünün, sesin yükselip alçalmasının ardındaki sebepler araştırılıyor.
Hazırlanan deney masalarında çocuklar ve aileler birarada oyunlar oynayabiliyor. Renkli ve eğlenceli cisimlere dokunmak ve deney yapmak serbest.

Kaynak:www.haber34.com

Frambuazlı Cheesecake

Frambuazlı Cheesecake

Taban Malzemeleri :
1 paket Eti Burçak ( rondoda çekilmiş )
70 gr. fındık ( kavrulmuş, iri parça çekilmiş )
90 gr. eritilmiş tereyağ

Dolgu Malzemeleri:
500 gr. Labne
150 gr. tozşeker
15 gr un
1 adet yumurta sarısı
3 adet bütün yumurta
35 gr krema
35 gr fındık ( kavrulmuş iri parçalı )
60 gr taze yada dondurulmuş frambuaz

Tabanın hazırlanışı :
1) Bisküvi ve fındığı eritilmiş tereyağ ile karıştırın
2) Bu karışımı 24cm kelepçeli kalıbın tabanına sıkıştırarak yayın ve buzdolabında 15-20 dk. bekletin

Dolgunun hazırlanışı :
1) Büyük bir kapta krem peyniri iyice açılıp kabarana kadar çırpın
2) Tozşeker ve unu eleyerek karışım pürüzsüz bir hal alana kadar çırpmaya devam edin
3) Yumurta sarıları ve bütün yumurtaları teker teker aralarda çırpmak suretiyle karışıma iyice yedirin
4) Kremayı da ekleyin ama çok kısa sadece yeteri kadar karıştırın
5) Karışımı kalıptaki tabanın üzerine dökün, frambuazları serpiştirin
6) Cheesecake'i sadece ilk 15 dakika için 200 derecede fırınlayın
7) Fırın ısısını 90 dereceye düşürerek yaklaşık 1 saat daha pişirin
8) Fırını söndürün, ancak cheesecake'i 1 saat kadar fırının içinde bırakarak yavaş yavaş soğumasını sağlayın. Fırından aldıktan sonra oda sıcaklığına geldiğinde buzdolabında bekletin.
Servisi mümkünse ertesi gün yapın.
AFİYET OLSUN.

13 Aralık 2010 Pazartesi

Tarator Sos


Kalamar Yanına Tarator Sos

1 kahve fincanı ufalanmış ekmek içi
2 kahve fincanı yoğurt ( suyu süzülmüş )
2 tatlı kaşığı mayonez
1 kahve fincanı dövülmüş ceviz
2 diş sarımsak ( dövülmüş )
1 tatlı kaşığı sirke
tuz

Hepsini karıştırıp kalamarın yanında sos olarak servis yapınız. Ekmek içi yerine galeta unu da kullanılabilir.
AFİYET OLSUN